Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

kendine göre

  • 1 по-своему

    они́ по-сво́ему пра́вы — onlar kendilerine göre haklıdır

    он всё равно́ сде́лает по-сво́ему — o gene dediğini / bildiğini yapacak

    Русско-турецкий словарь > по-своему

  • 2 свой

    своя́, своё, свои́
    1) притяж. мест. ( переводится аффиксами принадлежности) kendi, kendine ait, (kendi) malı olan ( собственный)

    он прие́хал со свои́м бра́том — kardeşiyle geldi

    в своём заявле́нии для печа́ти... — yaptığı basın açıklamasında..., gazetecilere verdiği demeçte...

    у него́ есть своя́ да́ча — onun kendi yazlığı var

    собира́й свои́ ве́щи! — kendine ait eşyalarını topla!

    свои́ми со́бственными рука́ми — kendi eliyle

    благодарю́ вас от и́мени рабо́чих и от своего́ и́мени — işçiler ve kendim adına sizlere teşekkür ederim

    он наде́л не своё пальто́ — bir başkasının paltosunu giymiş

    пози́ции свои́х войск / подразделе́ний — dost birliklerin mevzileri

    2) (своё) → сущ., с hakkı (olan), (kendi) malı olan, birine ait olan

    я тре́бую своего́ — ben hakkım olanı isterim

    он не доби́лся своего́ — istediğini elde edemedi

    наста́ивать на своём — sözünde ısrar edip durmak

    он своё получи́л — hakkını aldı, istediğini elde etti; ( понёс наказание) belasını buldu

    у него́ свой стиль — onun kendine özgü bir üslubu var

    у него́ был свой расчёт — onun kendince bir hesabı vardı

    в э́тот пери́од будут свои́ тру́дности — bu dönemin kendine göre zorlukları olacaktır

    4) (подходящий, соответствующий)

    в своё вре́мя я расскажу́ и об э́том — zamanı / sırası gelir onu da anlatırım

    всему своё вре́мя — herşeyin bir sırası var

    в своё вре́мя я обраща́лся к нему́ — vaktiyle ona başvurmuştum

    5) (свои́) → сущ., мн. benimkiler, seninkiler v.s.

    вы и свои́м сообщи́те — sizinkilere de haber verin

    кто там? - Свои́! — kimdir o? - Yabancı yok

    он же свой челове́к! — o yabancı değil ki!

    ••

    рассказа́ть свои́ми слова́ми — mealen anlatmak

    умере́ть свое́й сме́ртью — eceliyle ölmek

    Русско-турецкий словарь > свой

  • 3 мерка

    ж

    снять ме́рку с кого-чего-л.ölçüsünü almak

    ••

    ме́рить кого-л. свое́й ме́ркой — birini kendine göre ölçmek

    Русско-турецкий словарь > мерка

  • 4 прелесть

    ж

    пре́лесть новизны́ — yeniliğin çekiciliği

    в э́том то́же есть своя́ пре́лесть — bunun da kendine göre çekici bir yanı var

    ве́чер (для всех) потеря́л свою́ пре́лесть — güzel gecenin tadı kaçtı

    ••

    кака́я пре́лесть! — ne şeker / cici şey!

    Русско-турецкий словарь > прелесть

  • 5 смотреть

    несов.; сов. - посмотре́ть

    смотре́ть в окно́ — pencereden bakmak

    смотре́ть в бино́кль — dürbünle bakmak

    он удивлённо посмотре́л на меня́ — yüzüme hayretle baktı

    2) тк. несов., в соч. bakmak

    о́кна смо́трят во двор — pencereler avluya bakar

    3) görmek, seyretmek, izlemek

    смотре́ть но́вый фильм — yeni filmi seyretmek

    матч смотре́ли ты́сячи — maçı binlerce kişi izledi / seyretti

    мы идём смотре́ть Кремль — Kremlin Sarayını gezmeye gidiyoruz

    посмотре́л бы ты на эту дере́вню сейча́с! (об изменении в лучшую или худшую сторону)bu köyü şimdi görme!

    4) muayene etmek; bakmak

    смотре́ть больно́го — hastayı muayene etmek

    посмотри́ и ты э́ти счета́ — bu faturalara sen de bak

    мо́жет, посмо́трим и ста́рые пи́сьма? — eski mektupları da gözden geçirsek?

    5) bakmak, gözetmek

    смотре́ть за са́дом — bahçeye bakmak

    смотре́ть за ребёнком — çocuğa bakmak, çocuğu gözetmek

    6) разг. ( брать пример) örnek almak

    ты смотри́ на ста́рших — (yaşça) büyüklerden örnek al

    7) перен. görmek; karşılamak

    как вы смо́трите на э́то собы́тие? — bu olayı nasıl görüyorsunuz?

    как посмо́трит на э́то дире́ктор? — müdür bunu nasıl karşılar? müdür buna ne gözle bakar?

    что ж, так и бу́дем смотре́ть на э́ти беззако́ния?! — bu yolsuzluklara seyirci mi kalacağız?!

    8) перен. gözü ile bakmak; sanmak

    он смотре́л на Вас как на отца́ — Size baba gözü ile bakıyordu

    на него́ смотре́ли, как на пья́ного — onu sarhoş sanıyorlardı

    ••

    смотри́, никому́ не говори́! — sakın kimseye söyleme!

    смотри́, что выде́лывает! — bak bak, neler kıvırıyor!

    смо́тришь, а он уже́ здесь (пришёл) — bir de bakmışsın, gelivermiş

    смотря́ кто — adamına göre

    смотря́ по пого́де — havasına göre

    а ты куда́ смотре́л?! — senin gözün neredeydi?!

    вы смотри́те за свое́й соба́кой! — köpeğinize sahip olun!

    смотрю́, и он молчи́т... — baktım ki o da ağzını açmıyor...

    смотре́ть за собо́й — kendine (iyi) bakmak

    посмо́трим, разбира́ется ли он в те́хнике — teknikten anlayıp anlamadığını görelim

    Русско-турецкий словарь > смотреть

  • 6 весь

    tüm,
    bütün,
    hep,
    tamam; baştan başa,
    boydan boya,
    tümüyle; her şey;herkes
    * * *
    мест.
    1) (вся, все, всё) tüm, bütün, hep, top, tamam

    по всему́ го́роду — kentin her yanında / dört bir yanında

    мы обошли́ весь го́род — şehri baştan aşağı dolaştık

    прочеса́ть весь лес — ormanı karış karış / boydan boya taramak

    фотогра́фия / портре́т во весь рост — boy resmi

    всей семьей — ailece, evcek

    у нас вся семья́ така́я, у нас в семье́ все таки́е — biz ailece öyleyizdir

    истра́тить все (свои́) де́ньги — parasının tümünü / hepsini harcamak

    не кричи́, все прохо́жие на тебя́ смо́трят — bağırma, gelip geçen herkesi kendine baktırıyorsun

    треть всех по́данных голосо́в — toplam oy'un üçte biri

    за всё ле́то мы так и не встре́тились — koca bir yaz bir kez olsun görüşemedik

    он всю (свою) жизнь рабо́тал — ömrü / hayatı boyunca çalıştı

    вся его́ жизнь прошла́ в борьбе́ — hayatı hep savaşımla geçti

    э́тот проце́сс продолжа́ется всю жизнь — bu süreç tüm yaşam boyu sürer

    со всей эне́ргией — olanca enerjisiyle

    все де́сять книг — on kitabın onu da

    со всех сторо́н — dört bir yandan

    2) ( целиком) baştan başa, boydan boya; tümüyle

    он весь в пыли́ — üstü başı toz içinde

    он весь дрожи́т — her tarafı titriyor

    он весь ушёл в рабо́ту — kendini tamamen işe verdi

    3) ( всё) → сущ., с herşey

    всё и́ли ничего́! — ya hep ya hiç!

    ты для меня́ всё — sen benim herşeyimsin

    всё э́то ложь! — hep yalan!

    всё, что у него́ есть (о состоянии, имуществе) — elinde avucunda nesi varsa, nesi var nesi yok, varı yoğu

    всё, что он мо́жет сде́лать, э́то... — yapabileceği,...maktan öteye geçemez

    у меня́ всё; э́то всё, что я хоте́л сказа́ть — diyeceğim bu kadar

    4) ( все) → сущ., мн. herkes; (el)âlem

    все как оди́н — tek adammışçasına

    э́то все зна́ют — bunu herkes biliyor

    все на тебя́ смо́трят — elâlem sana bakıyor

    (вы) все в сбо́ре? - Все. — hep tamam mısınız? Tamamız.

    а нельзя́ нам всем вме́сте пое́хать? — hep gitsek olmaz mı?

    сло́вно все слепы́е — sanki âlemin gözü yok

    5) (при сравн. ст.)

    лу́чше всего́ приходи́ за́втра — en iyisi yarın gel

    бо́льше всего́ он любит ле́то — en çok yazı sever

    ху́же всего́ то, что... — işin en fena tarafı şudur ki...

    ••

    он весь в отца́ — babasının burnundan düşmüş

    всё равно́ (так или иначе)nasıl olsa

    всё равно́ узна́ю — nasıl olsa öğrenirim

    его́ всё равно́ вы́гнали бы — nasıl olsa kovulacaktı

    всё равно́ (тем не менее)gene (de)

    всё равно́ не найдёт — gene de bulamaz

    всё равно́! — hepsi bir!

    мне всё равно́ — bana göre hava hoş

    рабо́тать так - всё равно́, что ничего́ не де́лать — böyle çalışmak hiç bir şey yapmamakla birdir

    Русско-турецкий словарь > весь

  • 7 руководствоваться

    руково́дствоваться передово́й тео́рией — en ileri teoriyi (kendine) kılavuz edinmek

    руково́дствоваться чьими-л. указа́ниями — birinin verdiği talimatlara uyarak / göre hareket etmek

    Русско-турецкий словарь > руководствоваться

См. также в других словарях:

  • her dağın derdi kendine göre — herkesin kendi durumuna bağlı olarak sorunları vardır anlamında bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendi hesabına — zf. 1) Kendine göre, kendince Bana göre, dedim. Filozof, sen kendi hesabına hayvaniyeti kabul ediyorsan tebrik ederiz. Ö. Seyfettin 2) Kendi adına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • EYYAM-I KUR'ANİYE — Kur an ı Kerim e göre olan günler (...Semavatta herhangi bir kürenin kendi etrafında bir defa dönmesi ile gün; mensub olduğu seyyarenin etrafında bir defa dönmesi ile de senesi meydana gelir. Her yıldızın kendine göre bir günü ve senesi vardır.… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • LETAİF — Lâtif duygular. (İman yalnız ilim ile değil, imanda çok letaifin hisseleri var. Nasıl ki; bir yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkisam edip tevzi olunuyor. İlim ile gelen mesâil i imâniye dahi akıl midesine girdikten sonra, derecâta… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNDÎ — Şahsi. Keyfi. Zati. Kendine göre. * Bana göre. Bence …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • her — sf., Far. her Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, ... in hepsi anlamını veren söz Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler her bir her biri hercai her daim her dem …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendi payına — zf. Kendi adına, kendine göre Kendi payıma aşkı bilmeyen, tanımayan insandan korkarım. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendince — zf. Kendine göre, kendi bakımından Emin Paşa konağı kendince Topkapı Sarayından bile zengin bir sanat ve irfan hazinesiydi. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • özellik — is., ği Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet Her kadının kendine göre bir özelliği oluyor. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yol tutmak — 1) yaşayış ve davranışını kendine göre bir düzende sürdürmek Babası, dedesi de bu bostanda bahçıvanlık ederlermiş, bu da o yolu tutmuş. M. Ş. Esendal 2) bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • her yiğidin gönlünde bir aslan yatar — herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»